CUMHURBAŞKANIMIZ SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN CUMHURBAŞKANLIĞI KÜLLİYESİNDE 81 İL VALİSİYLE BİR ARAYA GELDİ
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, İl Valilerini öğle yemeğinde kabul etti. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşen kabulde Cumhurbaşkanı Erdoğan, yemeğin ardından valilere hitaben bir konuşma yaptı.
2 BİN 200 YILLIK TÜRK DEVLET GELENEĞİ
Türkiye’deki mevcut idari yönetim sisteminin, 2 bin 200 yıllık Türk devlet geleneğinin ve 1400 yıllık medeniyetin birikimini ifade ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Millet olarak bizim özelliklerimizden biri de, gittiğimiz coğrafyalarda karşımıza çıkan iyi, güzel, faydalı ne varsa onları kendi bünyemize katma konusundaki esnekliğimizdir. Bu bizim için, tarih ve kültür geçmişimizi gölgeleyen değil, tam tersine zenginleştiren bir vasıftır” dedi.
Cumhuriyetin ilk döneminde görülen toptancı anlayışın bu tarihî sürekliliği kesmeyi başaramadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün devlet kuruluşlarının 93 yıllık Cumhuriyet geçmişine karşılık; 200, 300, 500, bin ve 2 bin yıllık geçmişlerinin olduğunu kaydetti. Türkiye’nin sadece eski değil, aynı zamanda büyük bir devlet birikiminin olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 33 vilayeti olan Osmanlı Devleti’nin toprakları üzerinde bugün 64 farklı devletin hüküm sürdüğünü dile getirdi.
“VALİLER ÇOK BÜYÜK BİR SORUMLULUK ÜSTLENİYOR”
Valilere hitaben, “Sizler, işte bu kadim geleneğin 81 şehrimizdeki en üst düzey temsilcileri olarak, çok büyük bir sorumluluk üstlenmiş bulunuyorsunuz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Valiliklerimiz ve bağlı birimleri, devletin, hükûmetin o şehirdeki tutan eli, yürüyen ayağı, gören gözü, duyan kulağı, hisseden kalbi konumundadır. Şayet Valiliklerimiz bu görevlerini hakkıyla yerine getiremezlerse, tıpkı bu uzuvlarından birini kaybeden insanın engelli durumuna düşmesi gibi, devlet çarkı da teklemeye, aksamaya başlar. Valilik, bir icraat makamıdır. Dolayısıyla, hiçbir mazeretin başarılı bir icraatın yerine tutmayacağı yerlerin başında gelir. Hayat, günün 24 saati, haftanın 7 günü, yılın 365 günü kesintisiz sürdüğüne göre, valiliklerimizin hizmetlerinin de aynı esasa göre yürütülmesi gerekir. Valilerimizin de, aynı anlayışla çalışması şarttır. Sizler devleti temsil ediyorsunuz; ama sabah 9-akşam 6 mesaisi yapan o klasik devlet memuru anlayışıyla asla çalışamazsınız. Memurun sorumluluğu size karşıdır, sizin sorumluluğunuz ise tüm millete karşıdır. Millete hizmetin saati, mekânı, sınırı olmaz.”
Türkiye’nin, son 200 yıldır pek çok şeyi kaçıran, geriden takip eden, bu yüzden de büyük bedeller ödeyen bir ülke olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 yıldır Türkiye’yi bu kısır döngüden çıkartıp, takip eden değil, takip edilen bir ülke hâline getirmenin mücadelesini verdiklerini söyledi ve valilere hitaben, “Sizlerden de bu hedefe uygun çalışmalar, başarılar bekliyorum” dedi.
“PKK İLE FETÖ’NÜN, DAEŞ İLE DHKP-C’NİN BİZİM NEZDİMİZDE BİR FARKI YOKTUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bugün de pek çok sorunla aynı anda baş etmek mecburiyetinde olduğunu, bunların arasında terörle mücadele ile Suriye ve Irak krizlerinin bir parçası olarak ortaya çıkan sınır güvenliğinin öne çıktığını kaydetti ve şunları söyledi: “Aslında bunlar, bir yönüyle de iç içe girmiş sorunlardır. Bilindiği gibi Türkiye, 1984 yılından beri bölücü terör örgütü PKK’yla mücadele ediyor. Aynı şekilde, 1980 öncesi dönemin kötü bir mirası olarak günümüzde de etkinliğini sürdüren DHKP-C gibi çeşitli örgütler, ciddi bir tehdit olarak varlıklarını sürdürüyor. Suriye kriziyle birlikte, dinimizi istismar ederek kendine alan açmaya çalışan DAEŞ belasıyla karşı karşıya kaldık. Son olarak da, 15 Temmuz’da, eskiden beri ülkemize ve milletimize karşı tehdit oluşturduğunu bildiğimiz Fetullahçı Terör Örgütü’nün kanlı yüzüyle muhatap olduk. Bu terör örgütlerinin tamamı da, arka planda, Türkiye’ye karşı düşmanlık yapma konusunda ittifak hâlindedir. Bakıyorsunuz, bir hücre evinde PKK’lılarla birlikte FETÖ’cüler yakalanıyor. Gaziantep’teki son canlı bomba saldırısı başta olmak üzere, pek çok eylemde DAEŞ ile PKK’nın ortak çabasını, gerisinde de FETÖ’cülerin örtülü desteğini görüyoruz. Diğer örgütler konusunda da benzer durumlar söz konusudur. Bu durum, devlet olarak bizim, tüm terör örgütleriyle aynı dikkatle ve hassasiyetle mücadele etmemizi zorunlu kılıyor. Hani diğer devletleri, “iyi terörist-kötü terörist yoktur” diye ikaz ediyoruz ya; işte ülkemizde de aynı anlayışla hareket etmemiz gerekiyor. PKK ile FETÖ’nün, DAEŞ ile DHKP-C’nin bizim nezdimizde bir farkı yoktur. Hepsi de ülkemizin düşmanıdır, milletimizin düşmanıdır, bayrağımızın düşmanıdır, vatanımızın düşmanıdır, devletimizin düşmanıdır. İşte bunları 15 Temmuz’dan sonra çok daha açık ve net gördük yaşadık. Öyleyse, hepsinin de kökünü kazıyana kadar, azimle, kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz.”
“FETÖ, MİLLETİN KANINI EMEREK BÜYÜMÜŞ VE SİNSİCE HER TARAFA YAYILMIŞTIR”
15 Temmuz darbesinin, Türkiye için, 1960 ve 1980 darbelerinden çok daha büyük bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü bu darbe, diğerlerinden farklı olarak, milletimizin inanç, eğitim, hayırseverlik gibi değerlerini istismar eden, kullanan, çarpıtan anlayışa sahip bir çetenin ürünüdür. Diğer darbelerde milletimiz, karşısındaki gücün kim olduğunu, neyi amaçladığını bildiği için, gardını alma, savunma mekanizmalarını harekete geçirme imkânına sahipti. Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ise, 40 yıl boyunca yavaş yavaş milletin kanına girerek, milletin kanını emerek büyümüş ve bu şekilde sinsice her tarafa yayılmıştır” şeklinde konuştu.
Türkiye’de inanç değerleri etrafında toplanmış insanların yürüttüğü pek çok faaliyetin olduğuna dikkat çekerek bu grupların gerçekleştirdikleri eğitim, hayır, kültür, dayanışma, irşat faaliyetleri milletin ilgisine mazhar olmasının yanında, bazı dönemler hariç, devleti de rahatsız etmediğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yapıların genel olarak, hasbi, Allah’ın rızasını, milletin gönlünü kazanmayı hedef alan çalışmalar içinde olduklarını ve millet tarafından da böyle görüldüklerini hatırlattı ve ekledi: “Şimdi bunlar sebebiyle o insanlar da rahatsız olmaya, rahatsızlığın ötesinde onlar da adeta lekelenmeye, kirletilmeye başlanmıştır ve başlatılmıştır. Bu yapılar, genel olarak hesabi değil, hasbi çalışmalarına rağmen şimdi böyle bir kara dalga, kara bir bulut bunların da üzerine gelmiştir.”
“MİLLETİMİZ 15 TEMMUZ GECESİ BU KANLI İHANET ŞEBEKESİNİN KARŞISINA DİKİLDİ”
Sadece FETÖ’nün, en başından itibaren tüm gücünü, imkânını ve zamanını devleti ele geçirme stratejisi üzerine kurduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “15 Temmuz darbe girişimine karışan subayların kıdemlilerine, rütbelilerine baktığımızda 1980’li, 1990’lı yıllarda Türk Silahlı Kuvvetlerine sızdıklarını görüyoruz. 30 yıl boyunca, çift kişilikli, bir hayat süren, sürekli takiye yapan, sürekli karşındaki aldatacak şekilde münafıkça davranan bu insanların hâletiruhiyelerinin sağlıklı olabilmesi zaten mümkün değildir. İşte bu hastalıklı yapı, 17-25 Aralık’ta polis ve yargı içindeki mensupları, 15 Temmuz’da da Türk Silahlı Kuvvetlerimizin içindeki malum değişik bir yapıyla askerî kılıktaki teröristlerle hareke geçti ve o geceyi bu millete yaşattı. Açık konuşmak gerekirse, 17-25 Aralık’ta biz bu yapının karanlık yüzünü tamamen gördük, ama anlaşılan o ki, kimseye meramımızı anlatamadık. Şahsen konuşmalarımda, ‘bunlar terör örgütüdür’ dedikçe, karşımızdakiler ne diyordu biliyor musunuz? ‘Terör örgütü dediğin silahlı olur, kan döker, can alır’ diyorlardı. Köşe yazılarında bunları yazıyorlardı. Milletimiz bizim mesajımızı aldığını gerek mahalli seçimlerde, gerekse Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gösterdi aslında. Ama pek çok kişiye bu gerçeği anlatmadığımızı çok iyi biliyorum. 15 Temmuz’da ise, bu ihanet şebekesi, silahlarıyla ortaya çıktı, kan döktü, can aldı. Çünkü bunlar sıradan bir projenin ürünü değildi. Bunlar bu milletin vergileri ile beslediği, vergileri ile silahlandırdığı adeta bir terör örgütü olarak temayüz etti. Bizim yıllardır söylediğimiz bir gerçeği, o gece, kendi elleriyle tescil ettiler. FETÖ’nün gerçek niyetini zaten keşfetmiş olan milletimiz, 15 Temmuz gecesi, devletten çok daha hızlı, çok daha etkili, çok daha kararlı bir şekilde bu kanlı ihanet şebekesinin karşısına dikildi.”devletimizin düşmanıdır. İşte bunları 15 Temmuz’dan sonra çok daha açık ve net gördük yaşadık. Öyleyse, hepsinin de kökünü kazıyana kadar, azimle, kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz” dedi.